Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK m. 155)

You are currently viewing Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK m. 155)

Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 155. maddesinde düzenlenmiş olup, bireyler arasındaki güven ilişkisini kötüye kullanarak maddi veya manevi bir çıkar sağlama eylemini kapsar. Bu suçun işlenmesi, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ciddi zararlara yol açabilir.

Güveni kötüye kullanma
Madde 155- (1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde
kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya
başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir
olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile
cezalandırılır.60
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden
doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim
edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar
adlî para cezasına hükmolunur.

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.5237.pdf

Güveni kötüye kullanma suçu beş farklı şekilde meydana gelebilir:

  • Zilyetliğin devir amacı dışında kullanılması şeklindeki basit güveni kötüye kullanma suçu (TCK md. 155/1),
  • Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK md. 155/2),
  • Meslek veya sanat nedeniyle emniyeti suistimal (TCK md. 155/2),
  • Ticaret sebebiyle güveni kötüye kullanma (TCK md. 155/2),
  • Başkasının mallarını yönetmek yetkisi çerçevesinde tevdi ve teslim edilen mallar ile ilgili emniyeti suistimal (TCK md. 155/2).

Güveni Kötüye Kullanma Suçu hakkında ayrıntılı bilgi almak için hukuk büromuz ile iletişime geçebilirsiniz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Unsurları

1- Fill

Modern ceza hukukunun suç anlayışı temel olarak eyleme dayanmaktadır. Bu nedenle, suçun gerçekleşmesi için esas olan unsur eylemdir. Ceza kanunları, bireyin düşünsel aşamada kalan eylemlerini cezalandırmamaktadır. Bu sebeple, bir suç iddiasının ortaya konulması için dış dünyada gerçekleşmiş bir eylemin varlığı gereklidir.

Bir kişinin gerçekleştirdiği eylem, türüne uygunsa ve hukuka uygun bir neden bulunmuyorsa, bu eylem ceza hukukunun konusunu oluşturacaktır. Suçlar, ceza hukuku teorisinde çeşitli kriterlere göre sınıflandırılmıştır.

Güveni kötüye kullanma suçunun eylem unsuru, failin üzerinde zilyetliği bulunan mal üzerinde, zilyetliğin devri amacı dışında bir tasarrufta bulunması veya bu devir olayını inkâr etmesidir. Bu suç, seçimlik hareketli bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Seçimlik hareketli suçlarda, kanuni tanımda birbirinin alternatifi olarak gösterilen hareketlerden biri gerçekleştiğinde suç oluşur.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde eylemin “zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma” veya “devir olgusunu inkâr etme” şeklinde gerçekleşebileceği kabul edilmiş ve aralarındaki “veya” bağlacı ile bu eylemlerin birbirine alternatif olarak gösterildiği için suçun seçimlik hareketli olduğu düşünülmektedir. Seçimlik hareketli suçlarda, suçun oluşabilmesi için kanuni tanımda belirtilen tüm eylemlerin gerçekleşmesi zorunlu değildir; bir eylemin gerçekleşmesi bile suçun oluşması için yeterlidir. Örneğin, failin suça konu malın zilyetliğinin devredildiğini inkâr ederek güveni kötüye kullanma suçunu işlediği durumda, suçun varlığı için ayrıca mal üzerinde devir olayına aykırı bir şekilde tasarrufta bulunma eylemini gerçekleştirmesi gerekmez.

Failin her iki seçimlik hareketi gerçekleştirmesi durumunda iki suç oluşmaz; bunun yerine tek bir güveni kötüye kullanma suçu oluşur. Çünkü fail, tipik bir eylemi gerçekleştirerek artık hukukun koruduğu değeri ihlal etmiştir. Hukuki değerin ihlali ile birlikte haksızlık gerçekleştiği için diğer seçimlik hareketlerin gerçekleştirilmesi aynı suçtan iki kez cezalandırılma sonucunu doğurmaz. Bu durum sadece cezanın belirlenmesinde alt ve üst sınır arasında dikkate alınabilir.

2-Devir Amacı Dışında Tasarrufta Bulunma

Zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma ifadesi, bir bireyin üzerine devredilmiş olan mal üzerinde, devreden kişi (malik veya önceki zilyet) ile aralarındaki hukuki ilişkiye aykırı bir şekilde, yalnızca mal sahiplerine tanınan belirli yetkileri kullanması anlamına gelir. Örneğin, “suç tarihinde, işyerinde işçi olarak görev yapan sanığın, işveren tarafından korunması için kendisine teslim edilen işyerinde bulunan inşaat malzemelerini başka kişilere satması” olayında, suça konu malların başkasına satılması için mal sahibine ait özel bir yetki veya hak yoktur. Bu eylem, yalnızca mal sahibi tarafından gerçekleştirilebilecek bir tasarruf olduğu için somut durumda güveni kötüye kullanma suçu oluşmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 765 sayılı TCK’den farklı olarak fail ile mağdur arasındaki sözleşme ilişkisine aykırılık oluşturacak tüm durumları (satma, rehin verme, sarf ve tüketme, veya tahvil ve değiştirme gibi eylemleri de) kapsayacak şekilde “zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma” ifadesini kullanmıştır. Failin suça konu malı satması, değerini azaltması, tüketmesi, harcaması, değiştirmesi, başka bir mala dönüştürmesi, saklaması, rehnetmesi, bozması, sökmesi, kullanması, bağışlaması, kiraya vermesi gibi durumlar, devir amacı dışında tasarrufa örnek olarak gösterilebilir.

3-Devir Olgusunu İnkâr Etme

Hukuki bağlantının sona erdiği durumda, söz konusu ilişki kapsamındaki malın iade vakti geldiğinde iade edilmemesi veya iadeden kaçınılması fiilleri, devir olayının inkârı olarak kabul edilebilir. Suçun meydana gelmesi için, failin net bir inkârına gerek olmamakla birlikte, iade için makul bir sürenin geçmesine rağmen suça konu malın iade edilmemesi durumunda, zımni bir inkârın gerçekleştiği kabul edilebilir. Örneğin, sıkça karşılaşılan “sanığın, tamir için alınan eşyayı iade etmemesi” gibi eylemler, güveni kötüye kullanma suçunu ortaya çıkarabilir. Bu tür durumların değerlendirilmesi için, taraflar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan yükümlülüklere aykırı davranışların ne zaman hukuki bir anlaşmazlığı, ne zaman ise güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağını belirlemek için göz önüne alınması gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Bu noktalardan biri, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklere uymayan tarafın önceden uyarılıp uyarılmadığıdır. Fiilin suç olarak değerlendirilebilmesi için kişinin uyarılmasına rağmen malı kasıtlı bir şekilde iade etmemeye yönelik bir eğilimde olması gerekmektedir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Şikayet ve Uzlaşma

Güveni kötüye kullanma suçu, basit ve nitelikli olmak üzere iki temel formda işlenebilir. Suçun basit hali, mağdurun talebi üzerine gerçekleşir ve bu durumda şikayet sürecine tabidir. Şikayet hakkının kullanım süresi, suçun işlendiği ve failin tespit edildiği tarihten itibaren başlayarak 6 aydır. Eğer bu süre içinde şikayet hakkı kullanılmazsa, aynı eyleme ilişkin bir daha şikayet hakkı doğmaz.

Suçun nitelikli halleri ise şikayete bağlı olmayan suçlar arasında yer alır; bu nedenle belirli bir şikayet süresi bulunmaz. Nitelikli hallerde dava zamanaşımı süresi ise 15 yıldır. Müşteki, davaya katılmak amacıyla şikayet hakkını zamanaşımı süresi içinde dilediği zaman kullanabilir.

Güveni kötüye kullanma suçu (TCK md.155), taraflar arasında uzlaşma sürecini zorunlu kılan suçlardan biridir. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, suçun niteliği soruşturma veya kovuşturma aşamasında ortaya çıkarsa, öncelikle uzlaşma süreci başlatılmalıdır. Eğer uzlaşma sağlanamazsa, soruşturma veya yargılamaya devam edilir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Nitelikli Halleri

1- Fail ile Mağdur Arasındaki İlişkiden Kaynaklanan Nitelikli Unsurlar
a) Ticaret İlişkisi
b) Hizmet İlişkisi

2- Failin Sıfatından Kaynaklanan Nitelikli Unsurlar
a) Meslek ve Sanat İcra Eden Kimse
b) Başkasının Mallarını İdare Etme Yetkisine Sahip Kimse

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Ticaret İlişkisi

Güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halleri, 765 sayılı TCK ve 5237 sayılı TCK’de, suç işleyenle mağdur arasında ticari bağlamın bulunmasını öngörür. Bu özel durumların kanun koyucu tarafından düzenlenmesinin temel sebebi, ticaret ilişkilerinde taraflar arasındaki güvenin kritik bir rol oynamasıdır. Ticarette güven eksikliği, ticari faaliyetlerin aksamasına ve zarar görmesine neden olabilir. Dolayısıyla, kanun koyucu, ticari faaliyet gösteren kişilerin mal üzerinde tasarrufta bulunurken daha dikkatli olmalarını sağlamak ve ticaret hayatını korumak amacıyla bu nitelikli durumları düzenlemiştir.

Ticaret ilişkisi, taraflar arasında gerçekleşen ve bir malın zilyetliğinin devriyle ilgili, kâr elde etmeyi amaçlayan bir ilişkidir. Bu ilişkinin ticaret hukuku bağlamında olması zorunlu değildir. Bu nedenle, ticaret ilişkisinin taraflarının tacir olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Örneğin, pazardan bir kilo patates satın alan kişiyle bunu satan pazarcı arasındaki ilişki, tarafların tacir olmamasına rağmen ticari amaç güdülen bir ilişki olması nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu bakımından ticari ilişki niteliği taşır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Hizmet İlişkisi

Hizmet ilişkisi, taraflar arasındaki güvenin temelinde şekillendiği için bu ilişkiyi ve dolayısıyla güveni zedeleyen eylemler, suçun temel haliyle kıyaslandığında daha ciddi yaptırımlara tabi tutulacaktır. Bu sayede hizmet ilişkisi çerçevesinde malın zilyetliği devredilen kişilere, daha dikkatli ve sorumluluk bilinciyle davranma sorumluluğu yüklenerek toplumda hizmet sunan kişilere karşı duyulan güvenin korunması hedeflenmiştir.

Taraflar arasındaki ilişkinin güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hali olarak değerlendirilebilmesi için, bu ilişkinin bir hizmet ilişkisi olması ve malın zilyetliğinin bu hizmet ilişkisi kapsamında faile devredilmiş olması gereklidir.

Meslek ve Sanatı İcra Eden Kişinin Fail Olması

Meslek veya sanat sahibi, kendisine teslim edilen mal üzerinde aradaki güven ilişkisine aykırı bir şekilde tasarrufta bulunursa, güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halini işlemiş olur. Örneğin, bir terziye dikim için teslim edilen kumaşları kullanmayarak başka bir müşteriye satması, bu nitelikli halin gerçekleşmesine örnek teşkil eder.

Başkasının Mallarını İdare Etme Yetkisine Sahip Kimsenin Fail Olması

Taraflar arasında meslek, sanat, ticaret veya hizmet ilişkisi olmamasına rağmen bir mal üzerinde idare yetkisinin devri söz konusuysa, nitelikli güveni kötüye kullanma suçu gündeme gelebilir. Örneğin, apartman yöneticisi ile apartman sakinleri arasında belirgin bir iş ilişkisi olmasa da, apartman sakinleri aidatları yöneticiye vererek bu kişiye idare yetkisi tanıdıkları için, yöneticinin bu yetkiyi aşarak gerçekleştireceği eylemler nitelikli güveni kötüye kullanma suçunu oluşturabilir. Mal üzerindeki idare yetkisinin devredilen kişinin sıfatı, gerçekleştireceği fiilin suç kategorisini belirleyen önemli bir etkendir. Örneğin, mal üzerindeki idare yetkisi bir kamu görevlisine devredilmişse, bu durumda kişinin eylemi güveni kötüye kullanma suçu değil, zimmet suçu (TCK m. 247) olarak değerlendirilecektir. Ayrıca, zilyetliğin devrinin kamu görevlisi tarafından görevi dolayısıyla gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine dikkat edilmesi önemlidir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezai Yaptırımları

Suçun cezai yaptırımları, failin işlediği fiilin ağırlığına göre değişiklik göstermektedir. TCK’nın ilgili maddelerinde belirtilen cezalar, hapis ve adli para cezalarını içerebilir. Ayrıca, suçun nitelikli halleri söz konusu olduğunda, daha ağır cezai yaptırımlar uygulanabilir.

Temel şekli olan basit güveni kötüye kullanma suçu için öngörülen ceza, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasını ve aynı zamanda adli para cezasını içerir. Kanun, bu suçun cezasının hapis ve adli para cezasının bir arada uygulanması gerektiğini belirtmiştir.

Suçun yukarıda açıklanan nitelikli halinde, yani hizmetle ilgili güveni kötüye kullanma, meslek ve sanat ilişkisinden kaynaklanan güveni kötüye kullanma veya başkasının mallarını idare etme yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya üzerinde güveni kötüye kullanma durumlarında, ceza daha ağırdır. Bu nitelikli hallerde, güveni kötüye kullanma suçu için öngörülen ceza 1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezasını içerir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Yargıtay Kararları

T.C.
YARGITAY
ONBEŞİNCİ CEZA DAİRESİ

Esas: 2017/4244
Karar: 2019/1097
Tarih: 21.02.2019
  • MESLEK VE SANAT İLİŞKİSİNDEN KAYNAKLANAN HİZMET NEDENİYLE GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

(5237 s. TCK m. 155)

ÖZET

Katılanın, kasa ve motor kısımlarının parçalanması amacıyla minibüsü tamirci olan sanık …’e bıraktığı, sanığın motor kısmını katılandan habersiz başka bir kişiye satmak suretiyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen somut olayda, eylemin, TCK.nun 155/2. maddesinde düzenlenen meslek ve sanat ilişkisinden kaynaklanan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, güveni kötüye kullanma suçu kabul edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan ve sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.

Katılanın, kasa ve motor kısımlarının parçalanması amacıyla 44 EN 932 plakalı minibüsü tamirci olan sanık …’e bıraktığı, sanığın motor kısmını katılandan habersiz başka bir kişiye satmak suretiyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen somut olayda, eylemin, TCK.nun 155/2. maddesinde düzenlenen meslek ve sanat ilişkisinden kaynaklanan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, güveni kötüye kullanma suçu kabul edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, katılanın ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 21/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK: https://www.corpus.com.tr/

T.C.
YARGITAY
ONBEŞİNCİ CEZA DAİRESİ

Esas: 2020/5853
Karar: 2020/8496
Tarih: 21.09.2020
  • KATILANDAN İNŞAAT İSKELESİ KİRALADIĞI ANCAK KATILANA İADE ETMEDİĞİ
  • BİR HİZMET VEYA MESLEK DOLAYISIYLA SANIĞA TEVDİİ VE TESLİM EDİLMEMİŞ OLMASI
  • HİZMET NEDENİYLE DEĞİL – BASİT GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA
  • UZLAŞMA

(5237 s. TCK m. 155) (5271 s. Ceza Muhakemesi K m. 253, 254)

ÖZET

Sanığın, katılandan inşaat iskelesi kiraladığı ancak katılana iade etmediği, bu suretle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda, suça konu eşyaların TCK’nın 155/2 mad. mahiyette bir hizmet veya meslek dolayısıyla sanığa tevdii ve teslim edilmemiş olması sebebiyle sanığın eyleminin hükümden sonra CMK’nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma kapsamında kalan ve TCK’nın 155/1 mad. güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

HÜKÜM : TCK’nın 155/2, 52, 51 maddeleri gereği mahkumiyet

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanığın, katılandan inşaat iskelesi kiraladığı ancak katılana iade etmediği, bu suretle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda, suça konu eşyaların TCK’nın 155/2 maddesinde tanımlanan mahiyette bir hizmet veya meslek dolayısıyla sanığa tevdii ve teslim edilmemiş olması sebebiyle sanığın eyleminin hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma kapsamında kalan ve TCK’nın 155/1 maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK: https://www.corpus.com.tr/

T.C.
YARGITAY
ONBEŞİNCİ CEZA DAİRESİ

Esas: 2017/32321
Karar: 2019/11954
Tarih: 18.11.2019
  • MAĞDURUN, SATIP PARASINI VERMESİ İÇİN SANIĞA TESLİM ETTİĞİ 13 KOYUNU SATMASINA RAĞMEN PARASINI MAĞDURA VERMEDİĞİ
  • KOYUNLARIN SANIĞIN İFA ETTİĞİ BİR HİZMET VEYA MESLEK DOLAYISIYLA KENDİSİNE TEVDİ VE TESLİM EDİLMEMİŞ OLMASI
  • HİZMET NEDENİYLE DEĞİL – BASİT GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA
  • UZLAŞTIRMA

(5237 s. TCK m. 155) (5271 s. Ceza Muhakemesi K m. 253, 254)

ÖZET

Katılanın kendisine ait 13 adet koyunu satıp parasını kendisine teslim etmesi için sanığa verdiği, ancak sanığın koyunları sattıktan sonra katılana parasını vermeyerek, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda; suça koyunların sanığın ifa ettiği bir hizmet veya meslek dolayısıyla kendisine tevdi ve teslim edilmemiş olması sebebiyle, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 155/1. mad. güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu ve CMK’nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması gerektiği gözetilmeksizin, suç vasfında hataya düşülerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

HÜKÜM : TCK’nın 155/2, 62, 50/1-a, 52. maddeleri gereğince mahkumiyet

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Katılanın kendisine ait 13 adet koyunu satıp parasını kendisine teslim etmesi için sanığa verdiği, ancak sanığın koyunları sattıktan sonra katılana parasını vermeyerek, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda; suça koyunların sanığın ifa ettiği bir hizmet veya meslek dolayısıyla kendisine tevdi ve teslim edilmemiş olması sebebiyle, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu ve hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması gerektiği gözetilmeksizin, suç vasfında hataya düşülerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK: https://www.corpus.com.tr/

T.C.
YARGITAY
ONBEŞİNCİ CEZA DAİRESİ

Esas: 2020/6885
Karar: 2020/10180
Tarih: 20.10.2020
  • SANIĞIN, KATILANA AİT BANKA KARTLARINI HUKUKA AYKIRI OLARAK KULLANMIŞ OLMASI
  • BANKA VE KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI

(5237 s. TCK m. 245)

ÖZET

Sanığın, katılana ait banka kartlarını hukuka aykırı olarak kullanmış olması nedeniyle, daha özel bir düzenleme olan banka ve kredi kartlarının kötüye kullanma suçunun oluştuğu dikkate alınarak, sanığın, katılana yönelik olarak TCK’nın 245/1. mad. mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

HÜKÜM : TCK’nın 155/2, 62, 52/4, 51 maddeleri gereğince mahkumiyet

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşüldü;

Sanığın, katılana ait iş yerinde çalışan olduğu, katılanın para göndermesi için sanığa bankamatik kartını verdiği, sanığın katılanın söylediği kişi yerine hakkında beraat kararı verilen temyiz dışı sanık …’e para gönderdiği, böylece üzerine atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda;

Sanığın, katılana ait banka kartlarını hukuka aykırı olarak kullanmış olması nedeniyle, daha özel bir düzenleme olan banka ve kredi kartlarının kötüye kullanma suçunun oluştuğu dikkate alınarak, sanığın, katılana yönelik olarak TCK’nın 245/1. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 20/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK: https://www.corpus.com.tr/

T.C.
YARGITAY
ONBEŞİNCİ CEZA DAİRESİ

Esas: 2017/34254
Karar: 2020/12798
Tarih: 22.12.2020
  • HİZMET NEDENİYLE GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA
  • GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA

(5237 s. TCK m. 155)

ÖZET

Sanığın müvekkillerinin bilgisi olmaksızın borçlu taraftan aldığı 1.000 TL karşılığında icra takibinden feragat edip aldığı 1000 TL ücreti de uhdesine geçirerek katılanlara vermemesinden ibaret eyleminin bir bütün halinde TCK’nın 155/2 maddesindeki hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, görevi kötüye kullanma suçunun düzenlendiği TCK’nın 257. maddesi genel, tali ve tamamlayıcı bir hüküm olup kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanması ile oluşacağı nazara alındığında, somut olayda sanığın eyleminin sadece hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde ayrıca görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, görevi kötüye kullanma

HÜKÜM : TCK’nın 155/2, 257/1, 62, 50/1-a, 52/2-4 maddeleri uyarınca mahkumiyet

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve görevi kötüye kullanma suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Katılan …’un, babası …’un lehdarı, tanık …’in borçlusu olduğu 55.000 bedelli senedi daha önceden tanıdığı, avukat olan sanığa ödenmeyen kısım olan 15.000 TL’nin tahsilat için teslim ettiği, sanığın senedi 15.000 TL üzerinden Aydın 2. İcra Müdürlüğü üzerinden icra takibine koyduğu, daha sonra borçlu …’in, sanığın bürosuna gelerek, borcu olmadığı konusunda sanığı ikna ettiği, bu ikna üzerine sanığın yaptığı masrafları ve kalan 1.000 TL borcu karşılığında borçlu …’dan 1.000 TL nakit para aldığı, ayrıca lehdarı katılan olan 1.000 TL bedelli senet aldığı, aldığı bu senet ve nakit para karşılığında katılanın muvafakatı olmadan icra takibinden feragat ettiği, borçlu …’den tahsil ettiği parayı uhdesine geçirip katılana vermediği ve 55.000 TL bedelli senedi borçlu …’e iade ettiği, bu suretle sanığın üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda;

1-Görevi kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükmün temyiz incelemesinde;

Sanığın müvekkillerinin bilgisi olmaksızın borçlu taraftan aldığı 1.000 TL karşılığında icra takibinden feragat edip aldığı 1000 TL ücreti de uhdesine geçirerek katılanlara vermemesinden ibaret eyleminin bir bütün halinde TCK’nın 155/2 maddesindeki hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, görevi kötüye kullanma suçunun düzenlendiği TCK’nın 257. maddesi genel, tali ve tamamlayıcı bir hüküm olup kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanması ile oluşacağı nazara alındığında, somut olayda sanığın eyleminin sadece hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde ayrıca görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması,

2- Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükmün temyiz incelemesinde;

Sanığa yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nun 155/2.maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle, hükümden sonra 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 253 ve 254 maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK: https://www.corpus.com.tr/

Bir yanıt yazın