İçindekiler
Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, isim ve soyadı değiştirme talebi ile karşımıza çıkabildiği gibi halk arasında analık davası olarak bilinen anneliğin tespiti ve nüfus kaydının düzeltimesi talebi ile de karşımıza çıkabilmektedir. Davanın niteliğine göre dava dilekçesi, ispat ve hukuki süreç farklılık göstermektedir. Bu sebeple, makalemizin devamında nüfus kaydının düzeltilmesi davası dava niteliğine göre ayrı ayrı ele alınacaktır.
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası hakkında ayrıntılı bilgi almak için hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.
1- Anneliğin Tespiti Kapsamında Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası (Analık Davası)
Analık Davası Nedir?
Halk arasında analık davası olarak bilinen anneliğin tespiti davası; nüfusa genetik anne yerine üçüncü kişinin anne olarak kaydedilmesi sonucunda gündeme gelir. Analık karinesi; ‘çocuğu doğuran anadır.’ düzenlemesi ile karşımıza çıkan hukuken kesin karinelerden biridir. Dolayısıyla, kesin karinenin aksi yönde nüfus kaydı yapılması ancak nüfus kaydının hatalı olarak düzenlenmesi sebebiyle gündeme gelir. Bu sebeple, hatalı nüfus kaydı nüfus kaydının düzeltilmesi davası ile düzeltilir ve genetik annenin nüfusa kaydı sağlanır.
Anneliğin tespiti davası kamu düzenine ilişkin davalardandır. Bu sebeple, tarafların başvurusu üzerine dava açılabileceği gibi gerek görülmesi durumunda resen araştırma ve inceleme ile ilgili resmi dairenin talebi ile dava açılabilir.
Anneliğin Tespiti Davasında Taraflar ve İspat Şekli
DAVACILAR
- İlgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları,
- Nüfusa yanlış kaydedilen çocuk veya mirasçıları,
- Biyolojik anne veya bu kişinin mirasçıları,
- Nüfusta anne olarak kayıtlı bulunan kişiler veya bunların mirasçıları davacı olabilmektedir.
DAVALILAR
- Nüfus Müdürlüğü,
- Nüfusta anne olarak kayıtlı bulunan kişiler ile onların mirasçıları,
- Biyolojik anne veya onların mirasçıları,
- Nüfusa yanlış kaydedilen çocuk veya mirasçıları
Genetik anne, çocuk ve nüfusta anne olarak kaydı yapılan kişi sağ ise dava bu şahıslar arasında görülür. Taraflardan birinin ölmüş olması durumunda dava mirasçılara yöneltilmelidir.
Anneliğin Tespiti Davasında DNA Testi
Anneliğin tespitine ilişkin nüfus kaydının düzeltilmesi davasında mahkeme tarafların kabulüne bakmaksızın DNA testi yaparak karar vermek zorundadır. Söz konusu davanın aynı zamanda kamu düzenini yakından ilgilendirmesi sebebiyle; davacının delil olarak sunmadığı hususları mahkeme resen araştırır. Bu sebeple, DNA testi yaptırılıp alınacak rapor ile toplanan deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Sadece karşı tarafın kabulüne dayanılarak karar verilemez.
Analık Davasında Zamanaşımı
Anneliğin tespiti davasında zamanaşımı söz konusu değildir. Yukarıda davacı olarak bahsedilen dava açma hakkına sahip olan kişiler bu davayı herhangi bir zamanaşımı süresine tabi olmaksızın açabilirler.
Anneliğin Tespiti (Analık) Davasının Sonuçları
- Nüfus Kaydında Değişiklik
- Mirasçılıktan Hakkının Son Bulması
Analık davasının en önemli sonucu, nüfus kaydında oluşacak değişikliktir. Nüfus kaydında meydana gelen değişiklikler ise doğrudan mirasçılık hakkına etki edecektir. Dava sonucunda çocuğun annesinin nüfusta kaydı yapılan anne olmadığının tespiti ile nüfustaki anne değişecektir. Bu değişiklik davada aynı zamanda davalı olarak yer alan Nüfus Müdürlüğüne mahkeme kararının tebliği sonucu resen işleme alınarak gerçekleştirilir. Nüfusa yanlış kaydedilen çocuğun, nüfusa anne olarak kaydedilen kişinin nüfusundan silinmesi ile mirasçılık hakkı sona erer. Dolayısıyla analık davası açılmadan önce veya analık davası devam ederken açılmış olan mirasçılık davası, mirasa ilişkin ortaklığın giderilmesi davası veya yine miras hakkı kapsamında icrai satış işlerinin olması durumunda bu dava ve işler analık davasının kesin sonucuna kadar bekletici mesele yapılır. Analık davası sonucunda yasal miras payları tespit edilmeden bu soybağı kapsamında devam eden mirasa ilişkin davalarda hüküm kurulamaz.
2- İsim Değiştirme ve Soyadı Değişikliği Kapsamında Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası
İsim ve soyisim değişikliği kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Dolayısıyla kişilerin şahsen veya noter aracılığyla yetkilendirdikleri vekil tarafından bu hak kullanılmalıdır. Dava yolu ile ve haklı sebebin varlığında isim değişikliği talebi mahkeme tarafından kabul edilebilmekteydi. Ancak, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, e-devlet üzerinden mahkeme kararı olmaksızın isim değişikliği başvurusunda bulunulabileceği duyurusunu yaptı.
E- devlet üzerinden yapılan başvuruların kabul şartı nedir? Hangi durumlarda dava yoluna gidilmelidir?
Mahkeme kararı olmaksızın ad ve soyad değişikliği yalnızca belirtilen şartlar halinde yapılabilmektedir. Yapılan düzenleme ile ad veya soyadında; yazım ve imla hatası veya düzeltme işareti kullanımından kaynaklanan anlam değişlikleri bulunan, genel ahlaka uygun olmayan ve toplum tarafından gülünç karşılandığı değerlendirilen kişiler, yurtiçinde ilçe nüfus müdürlüğüne, yurtdışında ise dış temsilciliklerimize ya da e-Devlet üzerinden başvurmaları halinde, il ve ilçe idare kurulunun vereceği kararla bir kereye mahsus mahkeme kararı aranmaksızın değiştirilmesine olanak sağlanmıştır. Bu kapsamda yalnızca adında imza ve yazım hatası olan, genel ahlaka uygun olmayan ve toplum tarafından gülünç karşılanan vatandaşlar e-devletten talepte bulunabilecek ancak ön adını silmek için talepte bulunamayacak.
https://www.nvi.gov.tr/mahkeme-karari-olmaksizin-ad-ve-soyadi-degisikligi-uygulamasina-iliskin-kamuoyu-duyurusu
Dolayısıyla sadece imla ve yazım hataları, genel ahlaka aykırı isimler veya toplum tarafından gülünç bulunan isimler için e-devlet üzerinden isim değişikliği başvuruları kabul edilecektir. Örnek vermek gerekirse; Yunis, Memed, Perişan, Satılmış, Vergi gibi isimler yazım ve imla hatası, genel ahlaka aykırı ya da gülünç olarak değerlendirilerek e-devlet üzerinden değiştirilmektedir. Bu gibi durumlar dışında kalan talepler için dava yoluna gidilir.
Medeni Kanun’un 27. maddesi uyarınca; isim ve soyadı değiştirme davası ancak haklı sebep kapsamında açılmalıdır. Kanunda haklı sebep kavramı, oldukça geniş bir çerçevede değerlendirilmelidir. Haklı sebep, kişinin şahsi subjektif sebeplerini de kapsar. Bu sebeple, bir ad veya soyadı için kişinin ruhsal aidiyet hissetmemesi dahi değiştirme için bir gerekçe olarak kabul edilmelidir.
Ad veya soyadının bir travmayı hatırlatıyor olması, kötü tanınan bir şahsın ismiyle özdeşleşmesi, mesleki veya sanatsal gerekçeler gibi birçok sayısız sebeple nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılması mümkündür.
Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası görevli mahkeme, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. ve Nüfus Hizmetleri Uygulama Yönetmeliği 30. Maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Davada yetkili mahkeme ise; nüfus kaydı düzeltilmesi talep edilen kişinin yerleşim yeri mahkemesidir.