Zina(Aldatma) Sebebiyle Boşanma Davası

You are currently viewing Zina(Aldatma) Sebebiyle Boşanma Davası

Zina(Aldatma) Sebebiyle Boşanma Davası

Zina sebebiyle boşanma davası TMK m. 161’de düzenlenmiştir. Zina evrensel bir boşanma sebebidir. Evlilik devam ederken eşlerden birinin diğer eşi aldatması sebebiyle boşanma davası açılabilir. Zina sebebiyle boşanma davası, kanunda düzenlenen özel boşanma sebeplerindendir. Aile mahkemesinde görülen bu dava özel yargılama usullerine tabi dava türlerindendir.

Zina sebebiyle boşanma Türk Medeni Kanunda düzenlenmiş olmasına rağmen hangi durumların zina kapsamına girdiği açıklanmamıştır. Bu sebeple, zinanin varlığının ispatı için Yargıtay kararlarına göre değerlendirme yapılmaktadır. Zina, evli bir kişinin eşi dışında bir kimseyle cinsel ilişkiye girmesidir. Eşlerin başkasıyla görüşmesi, sarılması veya dokunması gibi haller Medeni Kanun’a göre zina olarak kabul edilmemektedir. Bu gibi hallerde, haysiyetsiz yaşam sürme (TMK m.163) kapsamında boşanma davası açılmalıdır. Zinanın kabulü, ispat şekli, hak düşürücü süreler ve af durumuna ilişkin hukuki süreçleri aşağıda ayrıntılı olarak ele alacağız.

Zina sebebiyle boşanma davası hakkında ayrıntılı bilgi almak için hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Zina (Aldatma) Sebebiyle Boşanmanın Şartları

Türk Medeni Kanunda zina kavramı düzenlenmemiştir. Eşlerden biri zina ederse, diğer eşin boşanma davası açabileceği düzenlemesi dışında zinaya sebebiyle boşanmanın şartlarına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak uygulamada verilen kararlar ve Yargıtay kararları kapsamında zinanın kabulüne ilişkin şartları açıklamaya çalışacagız.

Zina sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için aşağıdaki koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir;

  • Evlilik koşulu
  • Cinsel ilişki koşulu
  • Kusur koşulu

Evlilik İlişki Koşulu;

Eşlerin evlilik birliği süresince birbirlerine sadakat yükümlülüğü bulunmaktadır. Dolayısıyla eşlerin evlenmeden önceki süreçte veya boşanma kararı verildikten sonra üçüncü kişi ile cinsel birliktelik yaşaması zina kapsamına girmeyecektir. Eşler hakkında ayrılık kararı verilmiş olması veya eşlerin ayrı yaşamaya karar vermiş olmaları durumunda, ayrılık sürecinde üçüncü kişi ile yaşanan cinsel birliktelikler yine zina olarak kabul edilecektir. Burada en önemli kriter hukuken evliliğin mevcut ve geçerli olmasıdır.

Cinsel İlişki Koşulu;

Zinanın kabulü için eşlerden birinin, üçüncü bir kişi ile cinsel ilişkiye girmiş olması gerekir. Cinsel ilişkiden kastedilen tam bir cinsel birlikteliktir. Eşlerden birinin üçüncü kişiyi öpmesi,sarılması, cinsel ilişki girişiminde bulunması zina olarak kabul edilmeyecektir. Cinsel birlikteliğin ispatı uygulamada çok zordur. Bu sebeple, Yargıtay bazı durumları cinsel birlikteliğin varlığına karine olarak kabul etmiştir. Bu durumlara örnek vermek gerekirse;

  • Evlilik birliği içerisindeki taraflardan erkeğin başka bir kadınla ya da kadının başka bir erkekle birlikte yaşaması zinanın varlığını gösterir.
  • Eşlerden birinin karşı cinsle müstehcen fotoğraflarının bulunmasının zinanın ispatı için kullanılması mümkündür.
  • Aynı otel odasında kalınmasının ispatı ile zinanın varlığı kabul edilmelidir.

Zina evlilik birliği devam ederken, eşlerden birinin karşı cinsle kendi rızası ile cinsel ilişki içerisinde olması olarak tanımlanır. Dolayısıyla eşlerden birinin hemcinsleriyle ilişki içerisinde olması zina sayılmamaktadır. Eşlerden birinin hemcinsleriyle ilişki içerisinde olması durumunda haysiyetsiz hayat sürmeye dayanılarak boşanma davası açılmalıdır.

Kusur Koşulu;

Zina sebebiyle boşanma talebinin kabulü için,eşin karşı cinsle cinsel ilişkiye girmesinde kusuru olması gerekir. Dolayısıyla, kişinin bilincinin kapalı olmasına sebebiyet veren bir ilaç/uyuşturucu madde etkisinde olması, tecavüze uğraması gibi durumlarda cinsel birliktelikte kendi seçimi ve kusuru olduğu iddia edilemez.

Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Hak Düşürücü Süre

Zina sebebiyle boşanma davasında, davaya hakkı olan kadın veya kocanın;

  • Boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay (6 ay)
  • Her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl (5 yıl) geçmekle dava hakkı düşer.

Yukarıda açıklanan süreler hak düşürücü süre olup, davanın her aşamasında mahkeme tarafından resen dikkate alınır. Hak düşürücü sürenin başlangıcı, devam eden zinalarda, zinanın sona erdiği tarihtir. Zina eylemi devam ediyorsa hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz.

Zinada Af ve Hukuki Sonuçları

Zina sebebiyle boşanma davalarında dava hakkı iki halde ortadan kalkar. İlk durum yukarıda açıkladığımız hak düşürücü sürenin geçmesi ile dava hakkının ortadan kalmasıdır. Diğer durum ise eşin, zina yapan eşi affetmesi durumundur. Zina sebebiyle boşanma davası açıldıktan sonra davalı taraf dava hakkının af sebebiyle ortadan kalktığı iddiasında bulunabilir. Ancak af iddasını ileri süren davalı taraf af iddiasını ispatlamakla yükümlüdür.

Hangi durumlarda affın varlığı kabul edilmelidir?

Affın varlığı için kayıtsız şartsız bir irade beyanının mevcut olması veya affı gösterir fiili bir davranışın gerçekleşmiş olması gerekir. Aldatılan eşin, aldatılma durumunu öğrendikten sonra evlilik birliğini devam ettirmesi, aynı evde yaşamaya devam etmesi gibi durumlarda affın varlığı kabul edilmelidir. Aynı zamanda, boşanma davası devam ederken davanın tarafları olan eşlerin, cinsel birliktelik yaşaması durumunda da af iddiası ileri sürülmelidir. Söz konusu iddialar her türlü delil ile ispatlanabilir. Tanık beyanı, otel kayıtları, fatura ve makbuzlar, kamera kayıtları, whatsapp yazışmaları…gibi delillerle ispatı mümkündür.

Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılmalıdır?

Zina sebebiyle boşanma davası TMK m.161 gereğince özel boşanma sebeplerindendir. Hengi durumların zina kapsamında değerlendirileceği kanunda düzenlenmemiştir. Ancak yukarıda açıkladığımız üzere, cinsel birlikteliğin varlığı ve buna ilişkin karinelerin varlığı durumundan zinanın kabul edilmesi gerekir. Dolayısıyla, zinanın ispatı uygulamada zordur. Sadece zina nedeniyle açılan boşanma davasında aldatma (zina) ispatlanmadığı takdirde dava mahkeme tarafından reddedilecektir. Ancak, zina ve genel boşanma sebepleriyle açılan boşanma davasında zina ispatlanamadığı takdirde genel boşanma sebepleri de dikkate alınacaktır. Açılan davanın hem zina/aldatma özel nedenine hem de genel boşanma sebeplerine dayalı olarak açılması ile boşanma kararı elde edilmesi kolaylaşacaktır. Birden çok sebeple boşanma davası açılması durumunda mahkeme tüm sebeplere ilişkin karar vermelidir.

Boşanma Davasında Zinanın (Aldatmanın) İspatlanması ve Deliller

Zina mutlak boşanma sebebidir. Zinanın ispatı ile mahkeme tarafından boşanma kararı verilmelidir. Uygulamada zinanın ispatına yönelik kullanılan deliller şu şekildedir;

  • Aynı odada kalındığını ispatlamaya yönelik otel kayıtları,
  • Aldatmayı/Zinayı ispatlayacak whatsapp yazışmaları video kayıtları ve fotograflar,
  • Zinayı ispatlamaya yönelik ses kayıtları,
  • Zinayı ispatlayacak tanık beyanları,
  • Aynı evde kalındığını, birlikte yaşandığını ispatlamaya yönelik kanıtlar,
  • Zina sonucunda çocuk dünyaya gelmesi,
  • Sosyal medya hesapları,
  • Banka hesapları ve kredi kartı ekstreleri.

Zina (Aldatma) Halinde Tazminat ve Nafaka Hakkı

Boşanmada tazminat ve nafaka hakkı TMK m.174’te düzenlenmiştir.

Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz
veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu
olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.4721.pdf

Zina/aldatma bir eşin diğer eşe karşı işlemiş olduğu bir haksız fiildir. Bu sebeple, aldatılan eş, kusurlu olan diğer eşten zina nedeniyle tazminat talep edebilir. Ancak üçüncü kişiden aldatma fiiline iştirak ettiği gerekçesi ile tazminat talebi hukukumuzda düzenlenmemiştir. Sadakat yükümlülüğü eşler arasında vardır. Dolayısıyla üçüncü kişi ile yaşanan ilişki sebebiyle, üçüncü kişinin kusurlu olduğu iddia edilerek tazminat talep edilemez. Ancak, aldatma fiiline iştirak eden kişinin, aldatma eylemi ile bağlantılı olmakla birlikte sadakatsizlik olgusundan farklı olarak, özel ve nitelikli bir kişilik hakkı ihlali durumunda, doğrudan aldatılan eşin kişilik değerlerine yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunması durumunda manevi tazminat sorumluluğunun doğacağında tereddüt bulunmamaktadır.

Kanunda yargılama sürecinde tedbir nafakası, hükümle beraber yoksulluk nafakası olmak üzere eşlerin birbirlerine karşı nafaka hakkı düzenlenmiştir. Tedbir nafakası yargılama sürecinde yoksullaşacak tarafa kusur durumuna bakılmaksızın ara karar ile hükmedilen nafaka türüdür. Dolayısıyla zina/aldatma durumunun varlığı ve kusur, dava sonucunda karara bağlanılacağı için, aldatan taraf lehine yargılama aşamasında, yoksullaşma durumu göz önüne alınarak tedbir nafakasına hükmedilmelidir. Ancak, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için kusur şartı da arandığından zina yapan eş tam kusurlu bulunursa nafakaya hak kazanamaz.

Boşanma davalarında taraflar arasındaki somut olayların farklılık gösterdiği göz önüne alındığında her davanın da kendi içinde farklılıklar gösterdiği aşikardır. Bu makalemiz hukuki bilgilendirme amacı taşımakta olup, boşanma sürecinde olan çiftler dava aşamasında maddi ve manevi hak kayıpları yaşamamak için mutlaka alanında uzman bir avukattan hukuki destek almalıdır. Ayrıntılı bilgi için Ankara Boşanma Avukatı ile iletişime geçebilirsiniz.

Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12.02.18 2016/11205 E., 2018/1791 K. ; Affın varlığının kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir irade beyanının mevcut olması ya da en azından affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekir.

Affın varlığının kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir irade beyanının mevcut olması ya da en azından affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekmekte olup, ayrıca af olgusunu iddia edenin bunu somut delillerle kanıtlaması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre tarafların dava açtıktan sonra bir araya geldikleri, ortak konutta birlikte yaşadıkları dosya içerisinde bulunan fotoğraflardan anlaşılmakta olup, davacı erkek davalı kadının kusurunu affetmiştir. ‘

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20.06.2017, 2016/1282 E., 2017/7819 K. ; Davalının başka erkekle cinsel ilişkiye girdiği kesin veya güçlü karineyle kanıtlanmış olmalıdır.

‘Zina olayının mevcut sayılabilmesi için en önemli koşul cinsel ilişkinin varlığının kesin veya güçlü karine ile kanıtlanmış olmasıdır. Davalı kadının bir erkekle cinsel ilişkiye girdiği kesin veya güçlü karineyle ispatlanmış değildir. Davalı kadının bir başka erkekle telefonda konuştuğu anlaşılmakla beraber, evlilik sırasında bir başka erkekle cinsel birleşmenin gerçekleştiği dosya kapsamında ve tanık beyanlarından anlaşılamamaktadır. Bu nedenle davalı kadının davranışı zina değil güvensarsıcı davranış niteliğindedir…’

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 03.11.2004 tarih ve 2004/13618 E. 2004/13028 K. ; Zina sebebiyle boşanma kararında yoksulluk nafakası

‘…tarafların evlilik birliğinin sonlanmasına neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğunu değerlendirmiş, ancak davalı kadının başka bir erkekle ilişkisi olduğunun anlaşılması nedeniyle davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesini hukuka aykırı bulmuştur.’

Bir yanıt yazın